8 Ağustos 2009 Cumartesi

RUHBAN OKULU AÇILAMAZ!!! YİNE OYUNLAR BAŞLADI

Yeter artık!
Milletin değerleri ile daha ne kadar oynayacaklar?Sabır taşı çatlamak üzere.Fener Patrikhanesinde Kin Kapısı hala kapalı duruyor.Asırlardır bu kapı kapalı.Bizans özlemi içinde olanlar ve onlara hizmet eden hainler hadlerini bilsinler.Burası TÜRKİYE CUMHURİYETİ ve T.C. Anayası esastır.Ruhban okulu ile ilgili , Yiğit Bulut aşağıdaki yazısında gayet net açıklamada bulunuyor.Bir okuyun lütfen:
" RUHBAN OKULU GERÇEĞİ
Son günlerin moda cümlesi: “Etnik çeşitliliği azalttık, buradakileri kovduk”! Biz neler yapmışız! Ne kadar “kötü” insanlarız! Nasıl “barbarlarız”!Sevgili dostlar, neredeyse “varlığımız” için, “nefes almamız” hatta “tarih sahnesine çıkmamız” için özür dileyeceğiz! Bu tespitler sonrası gelelim her zaman “yalan ve yanlış” bilgiler ile “kaşınan, tahrik edilen” Heybeliada Ruhban Okulu konusuna! Orada da “ne kadar suçluyuz” bir bilseniz! Kendi ülkemizde bize karşı, “anayasamıza, kanunlarımıza” aykırı şekilde “faaliyet” gösterecek bir “kuruma” izin vermiyoruz! Açalım canım ne olacak! Biz “demokrat” değil miyiz!
Gerçeklere gelince... Maddeler halinde sıralayacağım...
- Heybeliada Ruhban Okulu, 1844’te Patrikhane’ye bağlı olarak hizmet verecek şekilde özellikle artan “milliyetçi” akımlara karşı “Ortodokslar arasında” dini birliği korumak için kuruldu.
- Daha Cumhuriyet kurulmadan, okuldaki “Ortodoks birliği” ruhu yerini, özellikle Yunan ordusunun Türkiye işgali sırasında, “Helen merkezli” bir yapıya bıraktı! Durum bazen o kadar rahatsız edici bir hal aldı ki; okul “din adamı yetiştiren” bir yerden çok “Patriklerin” yurtdışından gelen “misafirlerini” sanki bağımsız bir Devlet havası içinde “kabul ettiği”, gizli toplantılar yaptığı bir “mekana” dönüştü! Din adamı yetiştirmeye “evet” ama Vatikanlaşmaya “hayır”!
- Özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında “Batı ittifakına katılma” heveslisi Türkiye, bu “Vatikanlaşma” hareketine “dur” diyemediği gibi daha fazla taviz vermeye başladı. Amerika’nın “seçtirdiği” ve “anlaşmalara göre Türk vatandaşı olması gerekirken” olmayan Patrik Athenagoras, “Ekümenik” yani “Evrensel Ortodoks” daha da açıkçası “Ortodoksların Vatikanı” olma projesini hayata geçirdi. Amaç çok açık ve netti: Ruslara “karşı” İstanbul merkezli bir Ortodoks Vatikan’ı yaratmak!
- Demokrat Parti “isteklere” karşı sessiz kaldı ve okul bünyesinde “teoloji” bölümü açılarak, kanunlara ve anlaşmalara aykırı olduğu halde okula yabancı “öğrenciler” alındı! Türk topraklarında “Türkiye Cumhuriyeti kontrolü haricinde kalan özel bir bölge” yaratıldı! Demokrat Partiye’de “Bak Batı ittifakına giriyorsunuz, ses çıkarmayın” dendi!
- 1970 sonrasında üniversite statüsündeki kurumlara “Devlet denetiminde olma” şartını “hayata geçiren” Anayasa Mahkemesi kararı, Patrikhane’nin “keyfini kaçırdı” ve sağlam duran hükümet sayesinde “Türkiye Cumhuriyeti denetimi dışında faaliyet gösteren teoloji” bölümü kapandı! Belli bir süre “Heybeliada Rum Erkek Lisesi” olarak okulda faaliyet devam etti.
- 1972 yılından sonra “Devlet denetimi” burada da “Patrikhane tarafından” kabul edilmedi ve okul kapandı! Sevgili dostlar, Patrikhane, “Lozan Anlaşmasına” ve “Türkiye Cumhuriyeti Devleti Anayasasına” aykırı bir “imtiyaz” talep ettiği ve bu “imtiyazı” Ekümenik olma “iddiası” ile bütünleştirdiği için “okul” kapandı! Okulu “amaçlarına uygun hareket etmesinde” istediği gibi kullanamayan Patrikhane’nin tavrı okulu kapattırdı!
İstenirse yarın, Anayasamıza ve Lozan’a “uygun bir şekilde” Türkiye Cumhuriyeti denetiminde bir “Özel Rum Erkek Lisesi” olarak açılabilir! Ama bu “açılış” ve “denetime” girme durumu, Heybeliada’yı hala “Yunan-Rum” toprağı gören ve Türkiye Cumhuriyeti’ni tanımama “derdinde” olan Patrikhane için yeterli değildir ve asla kabul etmez!

Sonuç: Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na ve Lozan Anlaşması’na göre “azınlıkların” hakları “çoğunluğun” haklarından ayrı değildir! Ve bu “gerçek” birçok ülkede olmayan “ileri” bir “hukuk” düzeyini temsil eder. Buna rağmen Patrikhane “varolan kanunlara uygun şekilde” okulu açmaya yanaşmamakta ve konuyu “Türkiye’nin iç meselesi olmasına rağmen” uluslararası bir düzeye taşıyarak “Vatikan benzeri modelle” bir “toprak parçasına Türkiye Cumhuriyeti denetimi” olmaksızın “sahip olmayı” hedeflemektedir! Gidişat ve “AB baskısı” ile ortaya çıkan “Vakıflar yasası” Türkiye için “çok ciddi” tehlikeler içermektedir! Uyuyanlara duyurulur!

Not: Türkler Anadolu’ya “1071’de geldi” propagandası “kara bir yalan” olup, tarihi gerçekler Türklerin M.Ö. 3000’e kadar giden bir süreçte Anadolu’da olduklarını göstermektedir! Anadolu-Trakya Türk toprağıdır, fetih değildir!

YİĞİT BULUT
Vatan Gazetesi-28.05.2009 "

Hiç yorum yok: